İŞVERENE TEŞVİKTEN YARARLANMA BAŞVURUSUNUN İŞLEME ALINMASI GEREKTİĞİNİN TESPİTİ İSTEMİ – KURUM’DAN DAVACININ KARAR TARİHİNDEN SONRA YÜRÜRLÜĞE GİREN EK MADDE 17’YE GÖRE BAŞVURUSU BULUNUP BULUNMADIĞININ SORULMASI GEREKTİĞİ
Özet: Yapılacak iş, İlk derece Mahkemesince Kurum'dan davacının karar tarihinden sonra yürürlüğe giren Ek madde 17 hükmüne göre başvurusu bulunup bulunmadığı sorularak anılan yasa maddesi kapsamına göre değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. O halde, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararının ortadan kaldırılması gerekmiştir.
İŞ YERİNİN VERGİ KAYDININ BAŞLADIĞI TARİHTEN ÖNCESİNDE TESCİLLİ OLUP OLMADIĞI VE HANGİ TARİHLERDE FAAL OLDUĞUNUN ARAŞTIRILMASI GEREKTİĞİ – İHTİLAF KONUSU DÖNEM BORDROLARINDA KAYITLI VE TARAFSIZ TANIKLAR SAPTANARAK BİLGİLERİNE BAŞVURULMASI GEREKTİĞİ – KOMŞU İŞ YERLERİ BELİRLENEREK BURADA ÇALIŞANLARDAN DAVA KONUSUNA İLİŞKİN BİLGİ ALINMASI GEREKTİĞİ
Özet: Hizmet akdinin oluşabilmesi için işyerinin varlığı öncelikli koşul olduğundan yapılacak iş; davalı işyerinin vergi kaydının başladığı tarih olan (13.06.2008 ) tarihinden öncesinde de işyerinin tescilli olup olmadığını Kurum'dan sormak, işyerinin faal ve kapsama alınabilecek nitelikte olup olmadığını davalı işyerine ait elektrik, su abonelikleri, kira sözleşmesi ile araştırmak, Belediye, zabıta aracılığıyla davalı işyerinin hangi tarihlerde faal olduğunu belirlemek, tespiti istenen dönem içerisinde davacının davalı işyerinde geçen çalışmalarının tespitine yönelik olarak ihtilaf konusu dönem bordrolarında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bordrolu tanıklara ulaşılamazsa ya da beyanları ile yetinilmemesi halinde ve davalı işyerinin Kanun kapsamına alındığı tarihten önce de faal olduğunun belirlenmesi halinde bu süreler yönünden de geçerli olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle yapılacak araştırma neticesi davalı işyerine komşu işyerleri belirlenerek bu işyerlerinin uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı çalışanları, yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, Kurum'a bildirimi yapılan hizmet süreleri açısından davacı istemi hakkında hukuki yarar yokluğu da gözetilerek çıkacak sonuca göre Mahkemece bir karar vermekten ibarettir.
SOMA MADEN KAZASI GİBİ TOPLUMU DERİNDEN ETKİLEYEN FACİALARDA MANEVİ TAZMİNATIN CAYDIRICILIK UNSURUNUN ÖNE ÇIKMASI GEREKTİĞİ – ÖLENİN OLAYDA HİÇ KUSURUNUN BULUNMAMASI VE KAZANIN MEYDANA GELMESİNDE KUSURU OLANLAR ARASINDAKİ KUSUR DAĞILIMININ MUHTEMEL RÜCU DAVASINDA YENİDEN DEĞERLENDİRMESİNİN MÜMKÜN OLMASI NEDENİYLE DAVALININ TEMYİZ İTİRAZININ REDDİNİN GEREKTİĞİ
Özet: Uyuşmazlık; davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi istemine ilişkindir. Aslolan insan yaşamıdır ve bu yaşamın yitirilmesinin yakınlarında açtığı derin ızdırabı hiçbir değerin telafi etmesi olanaklı değildir. Burada amaçlanan sadece bir nebze olsun rahatlama duygusu vermek; öte yandan da zarar veren yanı da dikkat ve özen göstermek konusunda etkileyecek bir yaptırımla, caydırıcı olabilmektir. (HGK 23.6.2004, 13/291-370) ... ili ... ilçesinde bulunan ... yeraltı maden ocağında 13/05/2014 tarihinde meydana gelen yargılamaya konu iş kazasının 301 kişinin ölümüne ve 486 kişinin yaralanmasına yol açtığı, son yüz yılın en büyük iş kazalarından birisi olan bu iş kazasının yalnızca iş kazasına uğrayanlarda veya kazalıların yakınlarında değil, toplumun genelinde derin bir üzüntü meydana getirdiği, bu kapsamda ... maden kazası gibi toplumu derinden etkileyen facialarda hüküm altına alınan manevi tazminat tutarları değerlendirilirken manevi tazminatın caydırıcılık unsurunun öne çıkması gerektiği kabul edilmelidir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle ölenin olayda hiç kusurunun bulunmadığının anlaşılıp kaza olayının meydana gelmesinde kusuru bulunanlar arasındaki kusur dağılımının kendi aralarında görülmesi muhtemel rücu davasında yeniden değerlendirilmesinin mümkün bulunmasına göre davalı ... Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
KIZ ÇOCUĞUN VEFAT EDEN BABADAN ALDIĞI BAĞ-KUR ÖLÜM AYLIĞININ KESİLMESİNE DAİR KURUM İŞLEMİNİN İPTALİ İSTEMİ – SGK EMEKLİLİK İŞLEMLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN YAZISI GEREĞİNCE İŞLEM YAPILIP YAPILMADIĞININ ARAŞTIRILMASI GEREKTİĞİ
Özet: İlgili yasal mevzuat dikkate alınmadan, SGK Emeklilik İşlemleri Genel Müdürlüğü 02.09.2017 gün ve 333-03003-E-5040387 tarihli "Genel Yazı" gereğince işlem yapılıp yapılmadığı araştırılmadan karar verilmesi hatalıdır. İlk Derece Mahkemesince yapılacak iş, davalı Kurum'a yazı yazılarak; SGK Emeklilik İşlemleri Genel Müdürlüğü 02.09.2017 gün ve 333-03003-E-5040387 tarihle "Genel Yazı" gereğince davalı Kurum tarafından davacı kız çocuğu hakkında işlem yapılıp yapılmadığını sormak, işlem sonucuna göre davanın konusuz kalıp kalmadığını değerlendirerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesince yeniden verilen “davanın reddi” kararı bozulmalıdır.
İŞ KAZASI SONUCU MALULİYET NEDENİYLE TAZMİNAT İSTEMİ – DAVALI ŞİRKETİN TİCARET SİCİLİNDEN TERKİN EDİLMİŞ OLMASI – TARAF EHLİYETİ
Özet: Ticaret Sicil Müdürlüğü cevabi yazısından, davalı şirketin ticaret sicil kaydının, Müdürlük tarafından kendilerine yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içinde bildirimde bulunmaması nedeniyle resen terkin edildiği anlaşılmaktadır. Taraf ehliyeti dava şartlarından olup, mahkemece davanın her aşamasında resen gözetilmesi gereken bir husustur. Somut olayda, HMK 115/2. maddesi uyarınca davacı tarafa davalı şirketin ihyasını sağlamak üzere süre vermek, ihya edildikten sonra işin esasına girerek oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken, davalı şirketin ticaret sicil kaydının yargılama devam ederken resen terkin edildiği gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
APARTMAN İŞ YERİNDE HİZMET AKDİNE DAYALI GEÇEN ÇALIŞMALARIN TESPİTİ İSTEMİ – KOMŞU APARTMAN KAPICILARI, YAKIN BAKKAL VE APARTMAN YÖNETİCİLERİNİN TANIK OLARAK DİNLENEREK ÇELİŞKİNİN GİDERİLMESİ – TÜM MESAİNİN APARTMANA HASREDİLİP HASREDİLMEDİĞİ
Özet: Mahkemece yapılması gereken iş; dinlenen tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek, gerekirse mahkemece res’en seçilecek komşu apartman kapıcıları ve dava konusu apartmana yakın bakkal ve apartman yöneticilerini tanık olarak dinleyerek, davacının davalıya ait işyerinde çalışıp çalışmadığını, çalışmış ise tüm mesaisini davalı apartmana hasredip etmediği, davacının davalı apartmanın kapıcı dairesinde oturup oturmadığı, keza, davacının davalı apartman dışında başka bir apartmana hizmet verip vermediği ve kendisine ait işyeri bulunup bulunmadığı, davalı apartmanın büyüklüğü, daire sayısı, bahçesi olup olmadığı, varsa büyüklüğü, ısınma sistemi araştırılıp, gerektiğinde mahallinde keşif yapılarak çalışmanın part-time olup olmadığı saptanarak sonucuna göre karar vermek, part-time çalıştığının kabulü halinde ise, davacının sürekli olarak bir günde kaç saat çalıştığı, giderek haftalık ve aylık çalışma süreleri belirlenerek, İş Kanunu’nun 63. maddesi gereğince 7.5 saat çalışma bir günlük çalışma hesabı ile kaç iş gücüne karşılık olduğu hususu bir uzman bilirkişinin görüşü alınmak suretiyle açıkça saptamaktan ibarettir.
SGK TARAFINDAN OLAYIN İŞ KAZASI OLARAK KABUL EDİLMEDİĞİ – DAVACIYA SGK VE İŞVEREN ALEYHİNE İŞ KAZASI TESPİTİNE DAİR DAVA AÇMAK İÇİN SÜRE VERİLMESİ GEREKTİĞİ
Özet: Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından olayın iş kazası olarak kabul edilmediği anlaşılmaktadır. Yapılacak iş, davacı tarafa Sosyal Güvenlik Kurumu ve işveren aleyhine olayın bir iş kazası olduğunun tespitine dair dava açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
DAVALI ÜNİVERSİTE NEZDİNDE DAVACININ TAM ZAMANLI VE SİGORTALI OLARAK ÇALIŞTIĞININ TESPİTİ İSTEMİ – DAVACININ REKTÖRLÜK TARAFINDAN KISMİ ZAMANLI OLARAK DEĞİL, TAM ZAMANLI OLARAK BÜRO ELEMANI OLARAK ÇALIŞTIRILDIĞI
Özet: Kamu tanık beyanlarından nizalı dönem içerisinde davacının davalı Rektörülük tarafından tam zamanlı “Büro Elemanı” olarak çalıştırıldığı, 2547 sayılı Kanun'un 46/son maddesi hükmü gereği kısmi zamanlı olarak çalıştırılmadığı açık olup ilk derece Mahkemesince verilen “davanın kısmen kabulü” kararı yerindedir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesince yeniden verilen “davanın reddi” kararı bozulmalıdır.
PROFESYONEL FUTBOLCUNUN HİZMET AKDİ İLE ÇALIŞILDIĞININ TESPİTİ İSTEMİ – ASKERE SEVK VE TERHİS TARİHLERİ SORULMADAN HİZMET SÜRELERİNİN BELİRLENMESİ – PRİME ESAS KAZANCIN TRANSFER ÜCRETİ DEĞİL, SÖZLEŞMEDEKİ ÜCRET OLDUĞU
Özet: Davacı, 1967 doğumlu olup askere sevk ve terhis tarihleri sorulmadan hizmet sürelerinin belirlenmesi ve yine prime esas kazancının da sözleşmedeki ücret yerine transfer ücreti esas alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, feri müdahil kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ilk derece mahkemesi hükmü bozulmalıdır.
İŞ KAZASI SONUCU MALULİYETTEN DOĞAN TAZMİNAT İSTEMİ – DAVACININ BORDRODA GÖSTERİLEN ÜCRETLE ÇALIŞTIĞININ KABUL EDİLMESİ GEREKTİĞİ – MADDİ ZARARIN AYLIK NET 1.000-TL ÜZERİNDEN DEĞİL, YENİDEN HESAPLANMASI GEREKTİĞİ
Özet: Davacının bordroda gösterilen ücretle çalıştığı kabul edilerek, maddi zarar hesabında bu ücretin dikkate alınması gerekirken aylık net 1.000,00 TL ücret üzerinden hesaplama yapılması isabetsiz olmuştur. Yapılacak iş, hükme esas alınan bilirkişi hesap raporundaki ücret dışındaki doneler ve hesaplama unsurları sabit kalmak kaydıyla yalnızca ücretin bordroda gösterilen ücret olduğu gözetilerek maddi zararın yeniden hesaplanması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir. Davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmalıdır.
DAVACININ DAVALI KURUMA ÖLÜM AYLIĞIYLA İLGİLİ BORCUNUN OLUP OLMADIĞININ TESPİTİ – KURUMA YAZI YAZILARAK SGK EMEKLİLİK İŞLEMLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN GENEL YAZISI GEREĞİNCE DAVACI HAKKINDA İŞLEM YAPILIP YAPILMADIĞININ SORULMASI GEREKTİĞİ
Özet: İlgili yasal mevzuat dikkate alınmadan, SGK Emeklilik İşlemleri Genel Müdürlüğü 02.09.2017 gün ve 333-03003-E-5040387 tarihli "Genel Yazı" gereğince işlem yapılıp yapılmadığı araştırılmadan karar verilmesi hatalıdır. İlk Derece Mahkemesince yapılacak iş, davalı Kurum'a yazı yazılarak; SGK Emeklilik İşlemleri Genel Müdürlüğü 02.09.2017 gün ve 333-03003-E-5040387 tarihle "Genel Yazı" gereğince davalı Kurum tarafından davacı kız çocuğu hakkında işlem yapılıp yapılmadığını sormak, işlem sonucuna göre davanın konusuz kalıp kalmadığını değerlendirerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
DAVACI İLE DAVALI ARASINDAN HİZMET AKDİ DEĞİL, İSTİSNA AKDİ OLDUĞU – KAZANIN, 5510 SAYILI KANUN M. 13 GEREĞİNCE İŞ KAZASI SAYILMAYACAĞI
Özet: Davacı, 5510 sayılı Kanun' un 4/a maddesine tabi çalıştığının ileri sürerek olayın davalı işveren ve davalı SGK yönünden 5510 sayılı Kanun'un 13. maddesi gereğince iş kazası olduğunun tespitini talep ettiği, dosya kapsamından anlaşıldığı üzere davacı ve üç arkadaşının 20.000 TL bedelle çatı onarım işini aldıkları, davalı şirket ile aralarında hizmet akdi olmayıp istisna akdi bulunduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne dair hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SİGORTALI ÇALIŞMALARIN TESPİTİ İSTEMİ – ÖNCELİKLE İŞVERENİN KİM OLDUĞUNUN VE ÇALIŞMALARIN NİTELİĞİNİN ARAŞTIRILMASI GEREKTİĞİ
Özet: Mahkemece yapılacak iş; “3308 sayılı Kanuna tabi aday çırak, çırak veya öğrencilerin listesi” başlıklı evraklarda davacıya ödendiği belirtilen ücret tutarlarını, ... Halk Eğitim merkezi ile ... Ticaret A.Ş. arasındaki sözleşmelerde bulunan çalışanlara ödenecek ücrete dair hükümlere göre değerlendirmek, davacının yeni başlayan kursiyer ücreti mi usta kursiyer ücreti mi aldığını belirlemek, davacının ihtilaflı dönemde herhangi bir eğitime tabi tutulup tutulmadığını, tutulmuş ise süresini, ücretin kim tarafından ödendiğini netleştirmek, davacının çalışmasının şekli ve niteliği, üretime yönelik olup olmadığı, emir ve talimatların kimden alındığı konuları belirlenerek, öncelikle işverenin kim olduğu ardından davacının çalışmalarının niteliği ortaya koyulduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SGK VE ATK ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN TESPİT EDİLEN MALULİYET ORANLARI ARASINDAKİ ÇELİŞKİNİN YÜKSEK SAĞLIK KURULU’NDAN ALINACAK RAPORLA KESİNLEŞTİRİLMESİ GEREKTİĞİ – DAVALILARIN MÜŞTEREKEN VE MÜTESELSİLEN SORUMLU TUTULMALARI GEREKTİĞİ – MAHKEMECE FAİZE HÜKMEDİLMEMESİNİN HATALI OLDUĞU
Özet: Davacının sürekli iş göremezlik oranının SGK tarafından %15 olarak tespit edilmişken; ... Adli Tıp Şube Müdürlüğü'nden alınan raporda maluliyet oranın %28 olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; sürekli iş göremezlik oranına ilişkin çelişkinin yukarıda açıklanan usüle göre Yüksek Sağlık Kurulu'ndan ve gerektiği halde Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu ile giderek Adli Tıp 2. Üst Kurul'dan alınacak raporlarla kesinleştirilmesi gerekirken iş bu davada geçerliliği olmayan ... Adli Tıp Şube Müdürlüğü'nce verilen rapora itibarla karar verilmesi; davacının açtığı davanın müteselsil sorumluluk hükümlerine dayalı olması nedeniyle, tazminattan sorumlu tutulan davalıların tazminattan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekirken her bir davalının istenilen tazminat miktarından kendi kusur oranlarına göre ayrı ayrı sorumluluklarına karar verilmesi ve kabule göre de davacının tazminat alacağının yapılan hesaba göre istemden fazla çıkmasına karşın maddi tazminat isteminin bir kısmının reddedilmesi ve dava konusu iş kazasının 26.12.2007 tarihinde meydana geldiği, dava dilekçesinde talep edilen maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden olay tarihinden itibaren faiz işletilmesi talep edilmiş iken mahkemece olay tarihinden faize hükmedilmemesi de hatalı olmuştur.
ARACI, KENDİSİNE İMZA KARŞILIĞI TEBLİĞ EDİLEN TALİMATLARA AYKIRI OLARAK İDARE EDEN İŞÇİNİN KAZASINDA, İŞÇİNİN AĞIR KUSURU NEDENİYLE İLLİYET BAĞININ KESİLDİĞİ
Özet: Dava, 09/05/2012 tarihli iş kazasında vefat eden sigortalının anne baba ve kardeşlerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Somut olayda, zarar gören sigortalının aracı kullanmak için uygun sınıfta ehliyeti bulunmasına ve işveren tarafından aracın kullanımı konusunda iş güvenliği talimatının kendisine imza karşılığı tebliğ edilmesine karşın; aracı işverenin talimatına aykırı olarak diğer müteveffa sigortalı ekip şefi ...'e verdiği, müteveffanın aracı yol durumuna uygun bir şekilde sevk ve idare etmemesi nedeniyle illiyet bağının kesildiği nitekim bu durumun bilirkişi heyetinden alınan ilk raporda da sabit olduğu açıktır. O halde, mahkemece yapılacak iş zarar görenin ağır kusuru neticesinde illiyet bağının kesilmesi nedeniyle davanın reddine karar vermek iken; olayın oluşuna uygun olmayan kusur raporuna itibarla yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
6331 SAYILI KANUN UYGULANACAKSA İŞ YERİNİN TEHLİKE SINIFININ BELİRLENMESİ GEREKTİĞİ – AKSİ TAKDİRDE İŞ KANUNU M. 77 VE DEVAMI UYARINCA BİLİRKİŞİ HEYETİNE İNCELEME YAPTIRILMASI
Özet: Uyuşmazlık; iş kazası sonucu maluliyetten doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Yürürlük hükümlerine göre 6331 sayılı … Kanunu hükümleri...
DAVALI ŞİRKET İLE KÖMÜR İŞLETMELERİ ARASINDA ORGANİK BAĞ BULUNUP BULUNMADIĞININ TESPİTİ – İSTİHDAMIN VE MUVAZAALI İŞLEMLERİN OLUP OLMADIĞININ ARAŞTIRILMASI GEREKTİĞİ
Özet: Uyuşmazlık; maden kazasında vefat eden murisin mirasçılarının maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Davalı ...Ş. ile ... Kömür İşletmeleri A.Ş. arasında organik bağ bulunup bulunmadığı, birlikte istihdamın veya muvazaalı işlemlerin söz konusu olup olmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Mahkemece maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı ... İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ilk derece Mahkemesi hükmü bozulmalıdır.
SİGORTALILIĞIN TESCİLİ VE HİZMET TESPİTİ TALEBİ – 1479 SAYILI KANUN’UN GEÇİCİ 18. MADDESİNDE ÖNGÖRÜLEN SÜRELERDE BORÇLANMA HAKKI KULLANILMADIĞINDA BAĞ-KUR SİGORTALILIĞININ TESPİTİNE OLANAK BULUNMADIĞI
Özet: Dava, davacının sigortalılığının 15.04.1988 tarihinden başlatılması, 15.04.1988-10.04.2000 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığının tescili ile 6552 sayılı Yasa'dan faydalandırılması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmişse de davacının zorunlu sigortalılık koşullarına sahip olduğu dönemde ve 1479 sayılı Kanun'un Geçici 18. maddesi hükümlerinde belirtilen sürelerde zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olarak tescili yönünde herhangi bir talebi bulunmadığından davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
MURİSİN İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜMÜNDEN DOĞAN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ – ASIL İŞVEREN VE ALT İŞVERENİN TAZMİNAT DAVALARINDA BİRLİKTE SORUMLULUĞU – DAVALININ ASIL İŞVEREN OLMADIĞI GİBİ İŞ KAZASININ MEYDANA GELİŞİNDE KUSURUNUN DA BULUNMAMASI – DAVANIN REDDİ GEREKTİĞİ
Özet: Somut olayda, davalı ... asıl işveren olmadığı gibi iş kazasının meydana gelişinde kusuru da bulunmamaktadır. Bu nedenle adı geçen davalı hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm altına alınan tazminatlardan diğer davalı ile birlikte sorumlu tutulması isabetsizdir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
İŞ KAZASI SONUCU SÜREKLİ İŞ GÖREMEZLİĞE UĞRAYAN SİGORTALININ MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ – MANEVİ TAZMİNATIN TAKDİRİNDE YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARINDA ÖZEL HAL VE ŞARTLARA UYGUN OLMALI – ÜLKENİN EKONOMİK KOŞULLARI, SOSYAL EKONOMİK DURUM GÖZ ÖNÜNE ALINMALI – CEZA OLMADIĞI GİBİ MAMELEK HUKUKA İLİŞKİN ZARARIN KARŞILANMASININ AMAÇ OLMADIĞI
Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen 50.000,00 TL manevi tazminatın az olduğu açıktır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.